Annenin Sağlığında Dava Açmamış Olması Muvazaalı İşlemede Geçerlilik Sağlamaz

YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/6056 K. 2004/6649 T. 2.6.2004

DAVA: Taraflar arasında görülen davada;

Davacılar, miras bırakan babaları Remzi'nin 42 parsel sayılı taşınmazını mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalıya, araya güvenilir kişi konulmak suretiyle temlik ettiğinin davacı Hamit'in açtığı dava sonucunda hükmen tespit edildiğini, murisin eşi mirasçı Halime'nin dava açmadan öldüğünü ileri sürerek, davacı Dilaver'in miras bırakandan intikal eden miras payı oranında ve davacıların anneleri Halime'ye muristen intikal eden miras payına göre, kendilerine Halime'den intikal edecek payları oranında tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır.

Davalı, davaya yanıt vermemiştir.

Mahkemece, Edirne 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1995/493 esas, 1997/160 karar sayılı dosyasına göre muvazaa olgusunun sabit olduğu, ancak davacıların anneleri mirasçı Halime'nin sağlığında dava açmadığı, mirasçıların sadece kendi miras paylarına dayanarak, muris muvazaası hukuksal nedeniyle iptal ve tescil talep edebilecekleri gerekçesiyle; davacı Hamit yönünden davanın reddine, davacı Dilaver yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla;

Dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR: Dava, muris muvazaası hukuksal nedeniyle pay oranında tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.

Mahkemece, davacı Hamit yönünden davanın reddine, Dilaver yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı Hamit'in daha önce Edirne 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde 1995/493 esas sayılı dava ile çekişmeli 42 parsel sayılı taşınmaz için davalı aleyhine açtığı davada tarafların ortak miras bırakanı Remzi'nin yaptığı temlik işleminin muvazaalı olduğu kabul edilerek babadan gelen payı oranında iptal ve tescile karar verildiği ve anılan kararın ( 1995/493 E, 1997/160 K 15.4.1997 tarih sayılı )29.5.1997 tarihinde kesinleştiği bu tarihte Remzi'nin eşi Halime'nin sonradan ölümü ile Hamit'in annesi Halime'den gelen pay, diğer davacı Dilaver'in ise hem babası Remzi'den ve hemde annesi Halime'den kendisine gelecek pay yönünden muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak eldeki davayı açtıkları, mahkemece miras bırakanın yaptığı temlikin muvazaalı olduğunun hükmen belirlendiği gözetilerek, Dilaver'in babası Remzi'den gelen pay yönünden davanın kabulüne, sonradan ölen anne Halime'nin sağlığında bir isteği olmadığı gerekçesiyle kendisinden davacılara intikal eden paylar yönünden davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Hemen belirtmek gerekir ki, çekişmeli taşınmazın devrine ilişkin miras bırakan ile davalı arasında yapılan temlikin muvazaalı olduğu, daha önce açılıp sonuçlanan dava ile sabittir. Çözümlenmesi gereken husus; önceki davada davalı üzerindeki kaydın iptal edilerek terekeye döndürülmesi imkanı varken böyle bir istekte bulunulmayıpta pay oranında dava açılması ve iptal-tescil kararı alınması, ayrıca eş Halime'nin sağken böylesi bir davayı açmaması karşısında onunun ölümüyle kendisine isabet edecek muvazaalı pay yönünden mirasçılarının böyle bir istekte bulunup bulunamayacaklarının tayin ve tespitinden ibarettir.

Bilindiği üzere muvazaalı işlem geçersiz olup, hiçbir hüküm ve sonuç doğurmaz. Ayrıca belirli bir sürenin geçmesiyle veya tarafların olurları ile geçerli hale gelemez. Bu itibarla, muvazaa nedenine dayanılarak, her zaman dava açılabilir. Açılan dava sonunda verilen karar yenilik doğurucu değil, açıklayıcı bir karar olduğundan geçmişe etkili hüküm ve sonuç doğurur.

Değinilen bu ilkelere göre miras bırakanın muvazaalı temliki sonucu davalıya intikal eden çekişmeli taşınmazdaki annenin payı şeklen davalı adına kayıtlı olmasına karşın aslında anne Halime'nin mal varlığı içerisindedir. Annenin sağlığında dava açmamış olması, hakkından feragat anlamına gelmeyeceği gibi, muvazaalı işlemede geçerlilik sağlamaz. Ayrıca önceki davada çekişmeli taşınmazın terekeye döndürülmesi istenilmeyip, pay oranında dava açılması, daha sonra ölen anneden gelecek pay hakkında dava açılmasını engellemez. Yargıtay'ın Yerleşmiş İçtihatlarına göre hakkı çiğnenen tüm mirasçılar, Borçlar Kanununun 18. maddesine dayanarak pay oranında iptal ve tescil davası açabilecekleri gibi taşınmazın terekeye döndürülmesini de isteyebilirler. Bunlardan birinin tercihi ötekine göre kişinin haklarında bir azalma veya çoğalma yaratmaz. Aksinin kabulü yukarıda açıklanan ilkelere ters düşer.

SONUÇ: Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler gözetilerek muvazaalı anne Halime payı yönünden de davacıların miras payları oranında davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere ve yanılgılı değerlendirilme ile hüküm kurulması isabetsizdir. Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile HUMK.nun 428. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 2.6.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.