Bakım Alacaklısının Ölünceye Kadar Bakım Sözleşmesini Feshetmesi

YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/6581 K. 2006/8080 T. 7.7.2006

DAVA: Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 28.12.2004 gününde verilen dilekçe ile ölünceye kadar bakım sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 14.9.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR: Davacılar, miras bırakanları Suat Gür ile Huriye Gür arasında 1.10.1993 tarihinde ölünceye kadar bakım vaadi sözleşmesi düzenlendiğini, murislerinin 22.2.2003 tarihinde öldüğünü, ölüm tarihine kadar da bakım borcunu yerine getirdiğini ileri sürerek sözleşmeye konu 29 parsel sayılı taşınmazdaki 12/194 payın iptali ile adlarına tescilini istemişlerdir.

Davalılar, bakım borçlusunun ölümü üzerine davacı mirasçılarının Huriye Gür'e bakmadıklarını bunun üzerine bakım alacaklısının Borçlar Kanunu'nun 518 maddesinden kaynaklanan fesih hakkını kullandığını bu nedenlerle de davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.

Mahkemece, bakım borçlusunun ölümü üzerine sözleşmenin ifasının imkansız hale geldiği, bakım alacaklısı Huriye Gür'ün de Borçlar Kanunu'nun 518 maddesine göre fesih hakkını kullandığı gerekçesiyle dava reddedilmiş, hükmü davacılar temyiz etmiştir.

Dava, ölünceye kadar bakım vaadi sözleşmesine dayanılarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davanın dayanağı olan ve usulünce düzenlenen 1.10.1993 tarihli sözleşmenin borçlusu 22.2.2003 tarihinde ölmüştür.

Bilindiği üzere; Ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmelerinde bakım alacaklısının ölümü sözleşmenin sona ermesini gerektirdiği halde bakım borçlusunun ölümü ile sözleşme son bulmaz, bakma ve görüp gözetme borcu bakım borçlusunun mirasçılarına intikal eder. Ancak yasa koyucu bakım alacaklısına, isteği dışında, bakım borçlusunun mirasçıları ile birlikte yaşamaya zorlamamak için ölüm tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşmeyi bozma ( fesih etme ) hakkı tanımıştır. ( B.K.nun 518. ).

Borçlar Kanunu'nun 518. maddesinde öngörülen fesih beyanının kullanılması ile sözleşme ortadan kalkar. Burada sözleşmeden dönme değil fesih söz konusu olduğu için sözleşme ileriye etkili olarak sona erer. Bunun doğal sonucu olarak da o zamana kadar meydana gelmiş hukuki sonuçlar varlıklarını korur ( Cevdet Yavuz, Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler, İstanbul 2002, s.836; Alpaslan Akartepe, Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi, İstanbul 2005, s.136 )

Eldeki davada da, bakım alacaklısı borçlu mirasçılarının kendisine bakmadığını ileri sürüp seçimlik hakkını kullanarak, bakım borçlusunun ölümünden sonra yasal bir yıllık süre içinde 1.7.2003 tarihinde sözleşmenin feshi davası açmıştır. Ancak, yargılama devam ederken 27.12.2003 tarihinde kendisi de ölmüş, vekili ve mirasçıları davayı takip etmediği için mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Bakım alacaklısının açtığı dava ile fesih iradesini açıklaması ve bu iradenin karşı tarafa ulaşması olgusu karşısında açılan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin bir önemi yoktur. Zira yasa seçimlik hak kullanılarak sözleşmenin fesih iradesini bildirmeyi herhangi bir biçim koşuluna bağlamamıştır.

Öte yandan, bakım alacaklısının sözleşme ile birlikte mülkiyeti borçluya devrettiği durumlarda, bakım alacaklısının ölüm nedeniyle sözleşmeyi bozması ( fesh etmesi ) halinde bakım borçlusuna verdiği malı aynen mirasçılarından geri istemesine yasal olanak yoktur. Bu durumda Borçlar Kanunun 518. maddesinde açıkça belirtildiği üzere sadece borçlunun iflası halinde, İflas masasından isteyebileceği miktara eşit bir para talep edebilir. Nitekim bu ilke 5.6.1957 tarih 25/22 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da açıkça vurgulanmıştır

Bu açıklamalardan sonra somut olaya döndüğümüzde, bakım alacaklısının yasal fesih hakkını kullanması nedeniyle ölünceye kadar bakım sözleşmesinin sona erdiği, ancak, fesih hakkının kullanıldığı ana kadar meydana gelen hukuki sonuçlarını muhafaza etmesi nedeniyle, alacaklının mirasçılarından sözleşmeye konu edim borcunun yerine getirilmesini isteme olanaklarının bulunduğu açıktır. Bir başka anlatımla, sözleşme geriye etkili olarak ortadan kalkmayacağı için, fesih anına kadar meydana gelen hüküm ve sonuçlarından borçlu mirasçılarının yaralanacağı ve bakım alacaklısı fesih ile sadece borçlunun iflası halinde, İflas masasından isteyebileceği miktara eşit bir para talep edebileceğinden, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüğün yerine getirilmiş olması halinde, bakım alacaklısının edim karşılığı vaad olunan mülkiyeti geçirim borcunu yerine getirmesi gereklidir. Bakım alacaklısı mirasçılarının haklarının ne olduğu ise az yukarıda açıklanmıştır. Mevcut davada bakım alacaklısı mirasçıları bu haklarını karşı dava açıp talep etmediklerinden mahkemece davanın kabulü yerine somut olaya ve uygulamaya uygun düşmeyen bazı nedenlerle reddi uygun bulunmamış, kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda yazılan nedenlerle, davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, 07.07.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.