Dava Katkı Payı Alacağına Dair Olup Meskenin Dava Tarihindeki Değerinin Dikkate Alınması Gerekir

YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ

E. 2011/5676 K. 2011/6406 T. 29.11.2011

DAVA: Taraflar arasındaki davanın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR: Davacı Nergiz İ. vekili, evlilik birliği içinde edinilen 1529 ada 9 parsel üzerindeki binanın 15 numaralı meskenin davalı adına kayıtlı olduğunu ve alımında vekil edeninin de katkısı bulunduğunu açıklayarak mülkiyetin vekil edenine verilmesini, olmadığı takdirde 20.000 TL katkı payı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, harcını tamamladığı 14.12.1007 tarihli dilekçesiyle isteğini 45.900 TL olarak ıslah etmiş, faiz isteğinde bulunduğunu açıklamıştır.

Davalı Süleyman İ. vekili, ortak alınan taşınmazın tamamının istenmesinin haksızlık olduğunu, vekil edeninin emekli olarak ikramiyesini evlilik birliğine harcadığını, davacının ise çalıştığını ve emekli olduğunda sebepsiz zenginleşme olacağını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece, davanın kabulüyle 45.900 TL katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Taraflar 4.8.1978 tarihinde evlenmiş. 21.5.2004 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne dair hükmün 22.4.2005 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Eşler arasında başka mal rejimi seçilmediğinden evlilik tarihinden 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı ( 743 Sayılı TKM, nin170. m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ( 4721 Sayılı T.M.K.nun 225/2. m ) yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir ( 4721 Sayılı T.M.K.nun 202.m ). Dava konusu 1529 ada 9 parsel üzerindeki binanın 15 numaralı meskeni 7.5.1997 tarihinde davalı Süleyman adına satın alınarak tapuya tescil edilmiştir. Meskenin alım tarihi itibarıyla davacının talebinin katkı payı alacağı olduğu anlaşılmaktadır.

Evlendikleri günden beri çalışan ve gelir elde eden davacının gelirinin başka yere kullanıldığı iddia ve ispat edilemediğine göre taşınmazın alımında katkıda bulunduğu kabul edilerek, taşınmazın alım tarihleri itibarıyla belirlenen taraf gelirleri toplamıyla kişisel ihtiyaçlar ve 743 Sayılı TKM'nin 152 nci maddesi uyarınca davalı kocanın aileyi geçindirme yükümlülüğü de dikkate alınarak tasarruf miktarlarının birbirine oranlanmasıyla bulunan katkı oranlarının taşınmazın dava tarihindeki değerleriyle çarpılarak katkı payı alacağının usul ve yasaya uygun şekilde bilirkişi raporlarıyla hakkaniyet ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkelerine uygun şekilde belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bilirkişi raporunda 16.1.1998 tarihinde emekli olduğu anlaşılan davalı Süleyman'ın emekli ikramiyesinin yarısının davalı lehine gelirler içinde dikkate alınmış olması, emekli ikramiyesinin meskenin alım tarihinden sonraya isabet etmesi sebebiyle hesaplamada gözönünde tutulması doğru değil ise de, bilirkişi raporuna davacı tarafın bir itirazı olmadığı, hükmün de davalı vekili tarafından temyiz edilmesi sebebiyle bu husus bozma sebebi yapılmamıştır. Bu sebeple davacının gelirinin %70'ini, davalının ise %35'ini tasarruf edebileceklerinin kabulü yerindedir. Ancak tasarruf oranları belirlenirken davacının %70 oranı doğru şekilde dikkate alınmasına rağmen, davalının %35 oranının hatalı şekilde %30 olarak hesaplamada dikkate alınması doğru olmamıştır. Bu sebeple davacı kadının katkı payı oranı %47,38 yerine %51 olarak davalı aleyhine hesaba katılmış olmaktadır.

Diğer yandan dava katkı payı alacağına dair bulunduğuna göre meskenin dava tarihindeki değerinin dikkate alınması gerekir. Mahkemece, davaya konu meskenin dava tarihi itibarıyla belirlenen sürüm değeri 60.000 TL yerine keşif tarihi itibarıyla belirlenen 90.000 TL değerin hesaplamada göz önünde bulundurulması ve davalı aleyhine bulunan miktara hükmedilmesi doğru değildir.

Bundan ayrı davacının dava dilekçesinde fazlaya dair haklarını saklı tuttuğu ve 20.000 TL katkı payı alacağı isteğinde bulunduğu, faiz talebi olmadığı, ancak harcını tamamladığı 14.12.2007 tarihli ıslah dilekçesinde katkı payı olarak istedikleri 20.000 TL'nin dava tarihinden, 25.900 TL'nin ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsili isteğinde bulunduğu görülmektedir. Mahkemece, dava dilekçesinde herhangi bir faiz istemi olmadığı ve faiz isteğinin ıslah dilekçesiyle istendiği, bu sebeple hükmedilecek miktarın tamamı bakımından ıslah tarihinden geçerli olmak üzere faize hükmedilebileceği gözden kaçırılarak ıslah dilekçesinde yazılı miktarlarla dava ve ıslah tarihleri itibarıyla yazılı şekilde faize hükmedilmiş olması da usul ve kanuna aykırıdır.

SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazları açıklanan sebeplerle yerinde görüldüğünden kabulüyle usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 Sayılı H.M.K.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı H.U.M.K.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 619,50 TL peşin harcın istenmesi halinde temyiz eden davalıya iadesine, 29.11 2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.