Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi Genel Tavsiye Kararları

19 NO’LU TAVSİYE KARARI (11. OTURUM, 1992)

Kadına yönelik şiddet

Arka plan

1. Cinsiyete dayalı şiddet, kadınların, erkeklerle eşit olarak hak ve özgür­lüklerini kullanmalarını ciddi şekilde engelleyen bir ayrımcılık bi­çimidir.

2. Komite, 1989 yılında, taraf Devletlerin raporlarında, şiddetle ve bu­nunla mücadele etmek için benimsenen tedbirlerle ilgili bilgileri dâhil etmesi gerektiği tavsiyesinde bulunmuştur. (12 No’lu Tavsiye Kararı, 8. oturum).

3. 1991 yılında gerçekleşen 10. oturumda, 11. oturumda Sözleşme­nin 6. Maddesi ile kadına yönelik şiddet, cinsel taciz ve kadınların istis­marı hakkın­daki diğer maddelerine ilişkin bir tartışmaya ve çalışmaya yer verilmesi karar­laştırılmıştır. Bu konu, 45/155 sayılı ve 18 Aralık 1990 tarihli Genel Kurul ka­rarıyla toplanan 1993 Dünya İnsan Hakları Konferansı arifesinde seçilmiştir.

4. Komite, taraf Devletlerin sundukları tüm raporların, kadınlara yönelik ayrımcılık, cinsiyete dayalı şiddet ve insan hakları ve temel öz­gürlüklerin ihlali ararsındaki yakın ilişkiyi yeterli derecede yansıtmadığı kararına varmıştır. Sözleşmenin tam olarak uygulanması için, taraf Dev­letlerin kadınlara yönelik her türlü şiddeti ortadan kaldırmak amacıyla olumlu tedbirler alması gerek­mektedir.

5. Komite, taraf Devletlerin, yasa ve politikalarını gözden geçirirken ve Sözleşme altında rapor hazırlarken, Komitenin cinsiyete dayalı şid­detle ilgili aşağıdaki açıklamalara riayet etmeleri gerektiğini belirtmiştir.

Genel açıklamalar

6. Sözleşmenin 1. Maddesi kadına yönelik ayrımcılığı tanımlamak­tadır. Buna göre ayrımcılık cinsiyete dayalı şiddeti, yani bir kadının sırf kadın olması nedeniyle maruz kaldığı veya kadınları artan oranlarda et­kileyen şiddeti de içermektedir. Bu şiddet, kadına fiziksel, zihinsel ya da cinsel yönden zarar veya acıya neden olan davranışları, bu davranışlara ilişkin tehditleri, zorlamayı ve özgürlüklerin kaybedilmesine neden olan diğer davranışları kapsamaktadır. Cinsiyete dayalı şiddet, ilgili Sözleşme hükümleri açıkça şiddeti vurgulamasa da, bu hükümlerin ihlal edilmesi anlamına gelmektedir.

7. Kadınların genel uluslararası hukuk veya insan hakları sözleşme­leri al­tındaki insan hakları ve temel özgürlüklerini kullanmalarını engel­leyen ya da tehlikeye sokan cinsiyete dayalı şiddet, Sözleşmenin 1. Mad­desi kapsamında bir ayrımcılık biçimi oluşturmaktadır. Bu hak ve öz­gürlükler şunlardır:

(a) Yaşam hakkı;

(b) İşkence ve diğer zalimane, insanlık dışı veya onur kırıcı mua­mele ve cezaya maruz kalmama hakkı;

(c) Uluslararası ve ülke içi silahlı çatışma durumlarında insani normlara göre eşit korunma hakkı;

(d) Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı;

(e) Hukukun korumasından eşit biçimde yararlanma hakkı;

(f) Aile içinde eşitlik hakkı;

(g) Elde edilmesi mümkün olan en yüksek standartta fiziksel ve ruh­sal sağlık hakkı;

(h) Adil ve elverişli koşullarda çalışma hakkı.

8. İşbu Sözleşme kamu yetkililerince işlenen şiddeti de içermekte­dir. Bu türden şiddet eylemleri, bu Sözleşmenin ihlali ile birlikte, Dev­letlerin uluslara­rası insan hakları hukuku ve diğer sözleşmeler altındaki yükümlülüklerinin ihlali anlamına gelmektedir.

9. Ancak, Sözleşmeye göre gerçekleşen ayrımcılığın, sadece Hükü­metle­rin eylemleri ile veya sadece Hükümetler adına sınırlı kalmadığı belirtilmekte­dir (Bkz. 2(e), 2(f) ve 5. Maddeler). Örneğin, Sözleşmenin 2. Maddesinin (e) bendi, taraf Devletleri, herhangi bir kişi, kuruluş veya teşebbüsün kadınlara karşı ayırım yapmasını önlemek için bütün uygun önlemleri almaya çağırmak­tadır. Genel uluslararası hukuk ve özel insan hakları sözleşmelerine göre Dev­letler, hak ihlallerini önlemede gerekli özeni göstermez ve şiddet eylemini so­ruşturup cezalandırmazlarsa, özel şahıslar tarafından işlenen eylemlerden ve bunlarla ilgili gerekli giderimi sağlamaktan da sorumludurlar.

Sözleşmenin belirli maddeleri hakkında açıklamalar

Madde 2 ve 3

10. 5. ve 16. Maddeler arasında belirtilen özel yükümlülüklere ila­veten, 2. ve 3. Maddeler, kadınlara karşı her türlü ayrımı ortadan kaldır­maya yönelik kapsamlı bir yükümlülük ortaya koymaktadır.

Madde 2(f), 5 ve10(c)

11. Kadınların erkeklere göre ikincil konumda olduğu veya kalıp­laşmış rolleri olduğu fikrine dayalı geleneksel tutum ve davranışlar, aile içi şiddet ve istismar, zorla evlenme, çeyiz ölümleri, asit saldırıları ve kadın sünneti gibi yaygın görülen şiddet veya zorlama uygulamalarının sürmesinde neden ol­maktadır. Bu türden önyargı ve uygulamalar, kadın­ların korunmasının veya kontrol edilmesinin bir türü biçiminde cinsiyete dayalı şiddetin mazur göste­rilmesine yol açabilmektedir. Bu türden şid­detin kadınların fiziksel ve ruhsal bütünlüğü üzerindeki etkisi, onların insan hakları ve temel özgürlüklerden eşit yararlanılmasından, kullanı­mından ve bu hak ve özgürlüklerin eşit bilgisinden mahrum kalmasıdır. Bu açıklama temelde fiili veya tehdide dayalı şiddeti kap­sasa da, bu tür­den cinsiyete dayalı şiddet eylemlerinin temel sonuçları, kadınla­rın ikin­cil konumlarının sürmesinde etkili olmakta, siyasete katılım oranlarının ve ayrıca eğitim, beceri ve iş imkanlarının düşük düzeylerde seyretme­sine katkıda bulunmaktadır.

12. Bu türden davranışlar, ayrıca, pornografinin çoğalması ve ka­dınların bir birey olarak değil de, cinsel nesne olarak betimlenmesine ve ticari istisma­rına katkıda bulunmaktadır. Bu durum da, akabinde, cinsi­yete dayalı şiddete katkı sağlamaktadır.

Madde 6

13. Taraf Devletler, Sözleşmenin 6. Maddesi gereğince, kadın tica­reti ve fuhuş istismarının her şekliyle önlenmesi için yasama dahil gerekli bütün ön­lemleri almakla yükümlüdürler.

14. Yoksulluk ve işsizlik, kadın ticaretine uygun şartların artmasına neden olmaktadır. Yerleşik kadın ticareti biçimlerine ilave olarak, seks turizmi, ge­lişmekte olan ülkelerden gelen kadınların ev işçisi olarak kul­lanılması ve ge­lişmekte olan ülkelerle yabancı uluslardan gelen kadınla­rın örgütlü evliliği gibi yeni cinsel istismar biçimleri bulunmaktadır. Bu uygulamalar, kadınların hak­lardan eşit yararlanması ilkesiyle bağdaşma­makla ve hak ve itibarlarına ters düşmektedir. Ayrıca, kadınları şiddet ve istismara maruz kalma riski altında bırakmaktadır.

15. Yoksulluk ve işsizlik pek çok kadını, ve özellikle genç kızları fuhuş sektörüne itmektedir. Fahişeler, yasadışı olabilen toplumsal ko­numlarının kendilerini marjinalleştirmesinden dolayı şiddete özellikle açık bir grubu oluş­turmakta olup, tecavüz ve diğer şiddet biçimlerine karşı hukukun korunmasın­dan eşit biçimde yararlanmalıdırlar.

16. Savaşlar, silahlı çatışmalar ve toprakların işgal edilmesi büyük ço­ğunlukla fuhuş, kadın ticareti ve kadınlara yönelik cinsel saldırı gibi olayların artmasına neden olup, özel koruyucu ve cezalandırıcı önlemleri gerekli kıl­maktadır.

Madde 11

17. İstihdamda eşitlik ilkesi, kadınların işyerinde cinsel taciz gibi cinsi­yete dayalı şiddete maruz kalmaları durumunda önemli ölçüde ihlal edilebil­mektedir.

18. Cinsel taciz, fiziksel temas ve teklif gibi istenmeyen cinsel içe­rikli davranışları, cinsel içerikli söz ve imaları, pornografik gösterilerde bulunmayı ve sözlü veya fiziksel cinsel talepleri içermektedir. Bu davra­nış küçük düşü­rücü olabildiği gibi, sağlık ve güvenlik sorunları da oluş­turabilmektedir. Bir kadının tacize karşı koyması durumunun, kadının işe alım ve terfisi de dâhil olmak üzere istihdam durumunu tehlikeye soka­cağı ya da düşmanca bir çalışma ortamı yaratacağına inanması için inan­dırıcı nedenler olduğu durumlarda ayı­rımcıdır.

Madde 12

19. Taraf Devletler, Sözleşmenin 12. Maddesi gereği, sağlık bakım hiz­metlerinde eşit erişimi sağlamak için gerekli tedbirleri almakla yü­kümlüdürler. Kadına yönelik şiddet, kadınların sağlık ve yaşamlarını risk altına sokmaktadır.

20. Bazı Devletlerde, kadın ve çocukların sağlığı için zararlı ve o toplum­daki kültür ve gelenekten beslenen geleneksel uygulamalar bu­lunmaktadır. Bu uygulamalar, hamile kadınların beslenmelerine yönelik sınırlamaları, oğlan çocuğa yönelik tercihleri ve kadın sünnetini ya da kadın cinsel organının bir parçasının veya tamamının kesilmesini içer­mektedir.

Madde 14

21. Kırsal bölgelerde yaşayan kadınlar, kadınların erkeklerden aşağı ko­numda olduklarına ilişkin ve pek çok kırsal toplulukta sürmekte olan gelenek­sel tutumlardan dolayı cinsiyete dayalı şiddete maruz kalma riski altındadır. Kırsal bölgelerde yaşayan genç kızlar ise, şehirlerde iş bulma nedeniyle içinde bulundukları kırsal topluluğu bırakmaları durumunda, şiddet ve cinsel istismar açısından özel bir risk grubu oluşturmaktadır.

Madde 16 (ve Madde 5)

22. Zorla kısırlaştırma veya kürtaj, kadınların fiziksel ve ruhsal sağ­lıkla­rını ciddi şekilde tehlikeye sokmakta ve kadınların çocuk sayısı ve çocukların ne zaman dünyaya geleceği hakkında karar verme hakkını ihlal etmektedir.

23. Aile içi şiddet, kadına yönelik şiddetin en sinsi biçimlerinden bi­risidir. Her tür toplumda yaygın olarak rastlanmaktadır. Her yaştan kadın, aile içi iliş­kilerde, dayak, tecavüz, diğer cinsel saldırı türleri, ruhsal ve diğer şiddet bi­çimleri dahil olmak üzere geleneksel davranışlardan besle­nen her türlü şiddete maruz kalmaktadır. Yeterli ekonomik özgürlüğe sahip olmamak, pek çok ka­dını şiddet içeren ilişkilerin içinde kalmaya zorlamaktadır. Kadının aile içi so­rumluluklardan erkekler tarafından men edilmesi ise bir şiddet ve zorlama bi­çimi olabilmektedir. Bu şiddet bi­çimleri, kadınların sağlığını risk altına soktuğu gibi, aile ve toplum ya­şantısına eşit olarak katılma yetilerini de zayıflatmakta­dır.

Özel tavsiye

24. Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi bu açıkla­malar ışı­ğında şu tavsiyelerde bulunmaktadır:

(a) Taraf Devletlerin, ister kamusal ister özel yaşamda meydana gel­sin, cinsiyete dayalı her türden şiddetle mücadele etmek amacıyla uygun tedbirleri alması gerekmektedir;

(b) Taraf Devletlerin, aile içi şiddet ve istismar, tecavüz, cinsel sal­dırı ve diğer cinsiyete dayalı şiddete karşı yasaların tüm kadınlara yeterli korumayı sunmasını ve kadınların bütünlüğü ve itibarına saygı duymasını sağlanması gerekmektedir. Mağdurlara, uygun koruyucu hizmetlerin ve destek hizmetleri­nin sağlanması gerekmektedir. Adli ve uygulayıcı per­sonel ile kamu görevlile­rinin toplumsal cinsiyete duralı bir şekilde eği­tilmeleri, Sözleşmenin etkin uygulanabilmesi için zaruridir;

(c) Taraf Devletlerin, şiddetin boyutu, neden ve sonuçları ve şiddeti ön­lemede ve şiddetle mücadelede alınan tedbirlerin etkinliği hakkında yapılan istatistik ve araştırma derlemeleri teşvik etmesi gerekmektedir;

(d) Medyanın kadınlara duyulan saygıyı teşvik etmesi ve kendisinin buna saygı duyması için etkin tedbirlerin alınması gerekmektedir;

(e) Taraf Devletlerin, raporlarında, kadına yönelik şiddeti sürdüren davra­nış, gelenek ve uygulamaların niteliği ve boyutunu, ve bunun so­nucu ortaya çıkan şiddet biçimlerini belirlemesi gerekmektedir. Şiddetin üstesinden gelmek için aldıkları tedbirler ve bu tedbirlerin sonuçları hak­kında rapor hazırlamaları gerekmektedir;

(f) Bu tutum ve uygulamalarla mücadele etmek için etkin tedbirler alın­ması gerekmektedir. Devletler, kadınların erkeklerle eşitliğinin sağ­lanmasına engel olan önyargıları ortadan kaldırmaya yardım edecek eği­tim ve kamu bil­gilendirme programları başlatmalıdır (3 No’lu Tavsiye Kararı, 1987);

(g) Kadın ticareti ve cinsel sömürünün engellenebilmesi için özel önleyici ve cezalandırıcı tedbirler gereklidir;

(h) Taraf Devletlerin, raporlarında, bu sorunların boyutunu ve fuhuş sek­törüne girmiş ya da insan ticareti ve diğer cinsel istismar biçimlerine maruz kalmış kadınları korumaya yönelik alınmış tedbirleri (cezai hü­kümler, önleyici ve rehabilitasyon sağlayıcı tedbirler) tanımlaması ge­rekmektedir. Aynı şekilde, bu önlemlerin etkinlik derecesi de tanımlan­malıdır;

(i) Tazminat dâhil olmak üzere etkin şikâyet ve sağaltım mekaniz­maları­nın sağlanması gerekmektedir;

(j) Taraf Devletlerin, raporlarına, cinsel taciz ve kadınlara cinsel ta­cize ve işyerinde gerçekleşen diğer şiddet biçimlerine karşı koruyan ön­lemlerle ilgili bilgileri dâhil etmeleri gerekmektedir;

(k) Taraf Devletler, mülteciler, özel eğitimli sağlık personeli, reha­bilitas­yon ve danışmanlık hizmetlerini kapsayacak şekilde, aile içi şiddet, tecavüz, cinsel saldırı ve cinsiyete dayalı şiddetin diğer biçimlerine ma­ruz kalmış ka­dınlar için gerekli hizmetler oluşturmalı ya da bu türden hizmetleri destekle­melidir;

(l) Taraf Devletlerin bu türden uygulamalarla mücadele etmek için gerekli tedbirleri alması ve Komitenin sağlık konularıyla ilgili ve kadın sünneti hak­kındaki tavsiyelerini 14 No’lu Tavsiye Kararı) göz önünde bulundurması ge­rekmektedir;

(m) Taraf Devletlerin, doğurganlık ve üreme ile ilgili zorlamaları önleyici önlemler alınmasını sağlaması ve kadınların doğum kontrolü hizmetlerin yeter­sizliği nedeniyle yasadışı kürtaj gibi güvenli olmayan tıbbi yöntemlere başvur­mak zorunda kalmasını önlemesi gerekmektedir;

(n) Taraf Devletlerin, raporlarında, bu sorunların boyutunu, sorunla ilgili olarak alınmış önlemleri ve bu önlemlerin etkilerini belirtmesi ge­rekmektedir;

(o) Taraf Devletlerin, şiddet mağdurları için sağlanan hizmetlerin kırsal bölgelerde yaşayan kadınlar tarafından erişilebilir olmasını ve ya­lıtık toplum­lara gerekli olduğu takdirde özel hizmet sunulmasını sağla­ması gerekmektedir;

(p) Kadınları şiddete karşı korumaya yönelik tedbirler, eğitim ve is­tihdam olanaklarını içermeli ve aile içi işçilerin istihdam durumlarının izlenmesini sağlamalıdır;

(q) Taraf Devletlerin, kırsal bölgelerde yaşayan kadınların maruz kaldığı riskler, şiddet ve istismarın boyutu ve niteliği, destek ve diğer hizmetlere olan ihtiyaçları ve erişimleri ve şiddetle mücadelede alınan tedbirlerin etkinliği hak­kında rapor hazırlamaları gerekmektedir;

(r) Aile içi şiddetle mücadele etmeye yönelik tedbirlerin şunları içermesi gerekmektedir:

(i) Gerekli olduğu durumlarda cezai müeyyideler ve aile içi şiddet vaka­ları için medeni usul hukuku yolları;

(ii) Namus nedeniyle aile üyesi kadınlara yönelik işlenen saldırı veya ci­nayetleri haklı gösteren yasaların kaldırılması;

(iii) Mülteciler, danışmalık ve rehabilitasyon programlarını kapsa­yacak şekilde, aile içi şiddet mağdurlarının emniyet ve güvenliklerini sağlayan hiz­metler;

(iv) Aile içi şiddet faillerine yönelik rehabilitasyon programları;

(v) Ensest ilişkilerin ve cinsel istismarın görüldüğü ailelere yönelik destek hizmetleri;

(s) Taraf Devletlerin, aile içi şiddet ve cinsel istismarın boyutu ve bununla ilgili alınmış önleyici, cezalandırıcı ve iyileştirici tedbirler hak­kında rapor hazırlaması gerekmektedir;

(t) Taraf Devletlerin, kadınları cinsiyete dayalı şiddetten korumaya yöne­lik tüm gerekli yasal ve diğer tedbirleri alması gerekmektedir. Bu tedbirler, diğer şeylerin yanı sıra, şunlardır:

(i) Kadınları, diğer şeylerin yanı sıra şiddet ve aile içi istismar, cin­sel sal­dırı ve işyerinde cinsel taciz gibi her türden şiddetten korumaya yönelik ve cezai müeyyideler, medeni usul hukuku yolları ve telafi edici hükümleri içeren etkin yasal tedbirler,

(ii) Kadın ve erkeklerin toplumsal rol ve konumlarına ilişkin tu­tumları değiştirmeye yönelik kamu bilgilendirme ve eğitim programları gibi önleyici tedbirler;

(iii) Şiddet mağduru veya şiddet riski altında olan kadınlara yönelik ve mülteciler, danışmalık ve rehabilitasyon hizmetlerini içeren önleyici tedbirler;

(u) Taraf Devletlerin, cinsiyete dayalı her türden şiddet biçimi hak­kında rapor hazırlaması ve bu raporların her türden şiddet vakasına ve bunların mağ­dur kadınlar üzerine etkilerine ilişkin tüm mevcut bilgileri içermesi gerekmek­tedir;

(v) Taraf Devletlerinin raporlarının, kadına yönelik şiddeti önlemek üzere alınmış yasal, önleyici ve koruyucu tedbirlere ve bu tedbirlerin et­kinliğine ilişkin bilgileri içermesi gerekmektedir.