Kanuni Mirasçılık ve Miras Payları

Av. Ramazan Çakmakcı (*)

Mükellefin Dergisi, Lebib Yalkın Yayınları, Sayı 72, Yıl 1998, Sahife90-101

I  GİRİŞ

Medeni Kanunumuz; Şahsın Hukuku, Aile Hukuku, Miras Hukuku ve Ayni Haklar olarak dört ana bölüm şeklinde düzenlenmiştir. Bu bölümlerden yalnızca Miras Hukuku ölüme bağlı bir mamelek hukukudur. Bu hukuk dalının hüküm ve sonuçları ancak ölüm olayından sonra ortaya çıkmaktadır.

Bu nedenle yazımızın amacı uygulamada sıkça karşılaşılan kimler mirasçıdır? Miras payları ne kadardır? Eşin intifa seçme hakkı yar mıdır?şeklindeki sorulara yanıt vermeye çalışmak ve bazı Yargıtay karar özetlerini bilgilerinize sunmaktır.

Veraset ve intikal vergisinin uygulamasında Miras Hukukunun yararı tartışılmaz.

II  MİRASÇILIK

Mirasçılık iki çeşittir. Birincisi kanuni mirasçılık, ikincisi mansup (atanmış) mirasçılıktır. Medeni Kanunda her iki çeşit mirasçılık biçimi de yer almaktadır. Ancak kanuni mirasçılık, genel bir uygulama olduğu ve kanuni mirasçıların mahfuz hisseleri de (saklı payları) bulunduğu için Kanunumuzda öncelikli olarak düzenlenmiştir. Zira kanuni mirasçıların mahfuz hisseleri üzerinde miras bırakanın dahi tasarruf etme hakkı bulunmamaktadır. Mansup mirasçılık ise vasiyetname veya miras mukavelesi ile oluşmaktadır. Biz bu yazımızda genel uygulama olan kanuni mirasçılığı ele almaktayız. Kanuni mirasçılar olan kan hısımları, evlatlık, sağ kalan eş ve Devleti incelemeden önce miras hukukumuza egemen olan zümre usulünü açıklamak gerekmektedir. Kanuni mirasçılık konusunda önemli olan husus kimlerin neden mirasçı olduğu ve kimlerin neden mirasçı olamadığıdır. Bu tarz soruların cevabı zümre usulü açıklandığında kendiliğinden ortaya çıkacaktır.

Mirasçılar arasındaki ilişki ve mirasın bölüşümü ölüm tarihindeki hükümlere göre belirlenir.

III  ZÜMRE USULÜ

Kan hısımlığında miras bırakana yakınlık derecesi zümrelerin de derecelerini belirler. Ölen kişinin en yakını onun alt soyudur, zira onlar ölen kişi nedeniyle

dünyaya gelmişlerdir. Bunlar çocuklar, torunlar, torunlarının çocukları, çocuklarının torunları ve devamıdır. Miras bırakının altsoyu 1. Zümre mirasçılardır. Üstsoylar da miras bırakana yakınlıklarına göre derecelenirler. Miras bırakanın ana ve babası ile kardeşler, yeğenler, bunların çocukları, torunları ve devamı 2. Zümre mirasçılardır. 3. Zümre mirasçılar ölenin büyükana ve büyükbabaları ile bunların çocukları yani amca, dayı, hala, teyze, kuzen/kuzinlerden ve devamından oluşmaktadır. 4. Zümrede ise büyükana ve büyükbabanın ana ve babaları ile bunların alt soyları yer almaktadır.

Medeni Kanunumuzun yürürlükte bulunan güncel şekli yalnızca 3. Zümreye kadar kan hısımlığını kanuni mirasçı olarak kabul etmiştir. Ancak Medeni Kanunumuzda 23.11.1990 tarih ve 20704 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış bulunan 3678 sayılı Kanun ile bazı köklü değişiklikler yapılmadan önce 4. Zümre mirasçılığı kanuni mirasçılık olarak kabul edilmekte idi. 3678 sayılı Kanun 4. Zümreyi düzenleyen 442. maddeyi yürürlükten kaldırmıştır. Hemen belirtelim ki Medeni Kanunun eski halinde 4. Zümreye yalnızca intifa hakkı tanınmış idi.

Zümre usulünün başka bir özelliği de bu usulde zümreler içinde halefiyetler yaşanmasıdır. Kanun buna tabaka içinde halefiyet demiştir. Bunu bir örnekle anlatmaya çalışalım: Mehmet bey vefat etmiş ve arkasında yalnızca bir torun ve torununun çocuğunu bırakmıştır. Zira Mehmet beyin çocuğu kendisinden önce vefat etmiştir. İşte burada torun Mehmet beyin çocuğunun (kendi babasının) yerine halef olmakta ve 1. Zümre mirasçısı olarak mirasın tamamını almaktadır. Torunun çocuğu ise mirastan pay alamaz çünkü henüz babası hayattadır. Bir başka örneği 2. Zümre için verelim. Mehmet bey vefat etmiş ve arkasında yalnızca bir kardeşini bırakmıştır. Mehmet beyin alt soyu yani 1. Zümre mirasçısı olacak olan çocuk, torun vb. bir kişi yoktur. Bu nedenle miras 2. Zümreye intikal edecektir. 2. Zümrede bulunan Mehmet beyin anne ve babası Mehmet beyden önce vefat ettikleri için onların yerine altsoy yani Mehmet beyin kardeşleri halef olacaktır. Zümre içindeki bu ayrımlar tabakaları ifade etmektedir. Özetle miras önce zümreye gelir ve o zümre içinde yer alan tabakalardan hangisi murise daha yakın ise mirastan o pay alır. Onun altsoyu mirastan pay alamaz. Zümrelerin kuşbakışı görülmesi için yazımızın sonunda verdiğimiz zümre şemasına bakabilirsiniz.

IV  ZÜMRE USULÜNÜN GENEL ESASLARI

Yakın zümre uzaktaki zümreyi miras dışı bırakır. Mirasın bir diğer zümreye geçilebilmesi için o zümrenin içinde hiç mirasçının bulunmaması gerekir. 1. Zümrede bir kişi bile varsa ikinci zümreden hiç kimse mirastan pay alamaz. 1. Zümrede kimse kalmamış ise o zaman ikinci zümreye geçilir.

Zümre içinde bulunan tabakalarda miras bırakana en yakın olan kişi mirasçı olur. Yani murise yakın olan kişi kendi altsoyunu miras dışında bırakır. Örneğin miras bırakanın çocuğu hayatta ise torunu mirasçı olamaz. Bir başka örnek miras bırakanın altsoyu yok ise miras ana ve babasına kalır ana ve babası sağ olduğu için miras bırakanın kardeşlerine miras kalmaz.

Eğer miras kalan zümre içinde kanuni mirasçı sıfatını kazanan birden fazla kişi bulunmakta ise o zaman mirasın eşit bölüştürülmesi usulü uygulanır. Örneğin Mehmet beyin iki çocuğu var ise miras ikiye bölünür.

Miras kalan zümredeki hısımlardan miras bırakana en yakın olan kişi miras bırakandan önce ölmüş ise onun yerine onun altsoyu yani çocuğu o da ölmüşse torunu ve devamı geçer. Bu prensip yukarda açıklamaya çalıştığımız tabaka içi halefiyet prensibidir. Örneğin Mehmet beyin iki çocuğu bulunmaktadır. Bu çocuklardan biri, iki çocuk sahibi olduktan sonra ve Mehmet bey vefat etmeden önce vefat etmiştir. Böylece Mehmet beyin ölümünden sonra hayatta bir çocuk ve ölen ikinci çocuğundan olma iki torun kalmıştır. Bu durumda miras önce ikiye bölünecek ve % 50 lik pay hayattaki çocuğa % 50 lik pay ise kendinden önce vefat etmiş olan diğer çocuğa kalacaktır. Bu çocuk öldüğü için yerine tabaka içi halefiyet prensibi gereğince çocukları yani Mehmet beyin iki torunu halef olacaktır. Ve % 50 lik bu pay ikiye bölünecek böylece torunlara % 25 lik pay kalmış olacaktır.

Miras bırakandan önce ölüp de altsoy bırakmayan mirasçının miras payı aynı zümre içinde bulunan diğer mirasçılara yani yanındaki mirasçılara eşit olarak intikal eder. Örneğin Mehmet beyin 4 çocuğu olmuş ancak bunlardan biri Mehmet beyin vefatından önce vefat etmiştir. Bu ölen çocuğun da altsoyu yoktur. Mehmet beyin vefatı ile miras 1. Zümreye intikal etmekte bu zümrede 4 çocuk bulunduğu için miras payı % 25 olarak 4'e bölünmektedir. Ancak çocuklardan biri öldüğü ve altsoy bırakmadığı için onun miras payı olan % 25 lik hisse diğer çocuklara geçmekte ve % 25 lik pay üçe bölünmek suretiyle diğer üç çocuk arasında pay edilmektedir.

V  KANUNİ MİRASÇILIK

Kanuni mirasçılar kan hısımları, evlatlık, sağ kalan eş ve Devletten (Hazine) oluşmaktadır.

1  Kan Hısımları :

Kan hısımlarından kan bağı ile bağlı olunan akrabaların tümü anlaşılmalıdır. Bu akrabalık ilişkisi gerek altsoy olan çocuk, torun ve devamı ile üstsoy olan baba, anne ve devamını kapsamaktadır. Kan hısımlarının detaylı şeması yazımızın sonunda yer alan zümre şemasından incelenebilir.

2 - Evlatlık :

Medeni Kanunun 447. maddesi evlatlığa alınan çocuğun mirasçılık hakkını düzenlemektedir. Bu hükme göre evlatlık ve evlatlığın altsoyu evlat edinen kişiye nesebi düzgün altsoy gibi mirasçı olur. Ancak tam tersi bir uygulama ile Kanun, evlat edinen kişi ile bu kişinin hısımlarının evlatlığa mirasçı olmalarını yasaklamıştır. Evlatlık bağını sağlayan sözleşmenin Medeni Kanunun 253 ila 256. maddeleri arasındaki şartlara uygun yapılması lazımdır. Evlatlık, miras bırakanın 1. Zümre mirasçısıdır. Evlatlığın evlat edinenin mirasçı olması kendi kan hısımlarına mirasçı olmasına engel değildir. Ayrıca evlatlık diğer 1. Zümre mirasçıları gibi mahfuz hisseye de (saklı paya) sahiptir.

3  Evlilik Dışı Çocuk :

Evlilik dışında doğan çocuklara hukukumuzda nesebi sahih (düzgün) olmayan çocuk denilmektedir. Medeni Kanunumuzun bu konuyu düzenleyen 443. maddesi "Nesebi sahih olmayan hısımlar, nesebi sahih hısımlar gibi mirasçılık hakkını haizdir." şeklinde olup nesebin düzgün olup olmadığına bakmaksızın mirasta eşitlik ilkesini uygulamaktadır.

İlgili bu maddenin eski şekli ayrımcılık yaratmakta ve nesebi sahih olmayan çocuk babasının nesebi sahih çocuğu ile birlikte mirasçı olduğu takdirde ancak nesebi sahih olan çocuğa düşen payın yarısı kadar bir miras payına sahip olabilmektedir. Bu maddenin 1. fıkrasının 2. cümlesi ve 2. fıkrası Anayasa Mahkemesinin 11.9.1987 tarih ve E.1987/1, K. 1987/18 sayılı kararı ile iptal edilmiş ve daha sonra 1. fıkranın 1. cümlesi 3678 sayılı Kanunla değiştirilerek ayrımcılık ortadan kaldırılmıştır.

Nesebi sahih olmayan çocuğun babası ile irtibatı; tanıma, şahsi, veya mali sonuçlu babalık ve tespit davaları ile belirlenebilmektedir.

4  Sağ Kalan Eş :

Kan hısımları ile birlikte hayatta bulunan eşin ne kadar bir pay ile mirasa ortak olacağı Medeni Kanunun 444. maddesinde düzenlenmiştir. 23.11.1990 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 3678 sayılı Kanun ile Medeni Kanunumuzda eşin mirasçılığı konusunda köklü deği¬şiklikler yapılmıştır. Eski uygulamada sağ kalan eşin intifa hakkı bulunmakta idi. 3678 sayılı Kanun intifa hakkını kal¬dırmış ve yine intifa ile bağlantılı olan "İntifa hakkının irada tahvili ve teminat" (md. 445) ve "Diğer mirasçılara teminat itası" (md. 446) ile ilgili hükümler yürürlükten kaldırılmıştır.

3678 sayılı Kanun değişikliği ile sağ kalan eş 3. Zümrenin başları olan annenin ana ve babası ile babanın ana ve babası dışındaki hısımları miras dışı bırakmaktadır. Bu nedenle mirasçılar arasında sağ kalan eşin bulunması halinde 3. Zümre mirasçılarından yalnızca kök başları mirastan pay alabilir. Yukarıda açıklamaya çalıştığımız tabakalar arası halefiyet prensibi sağ kalan eşin 3. Zümre mirasçıları ile birlikte mirasçı olması halinde uygulanmamaktadır. Medeni Kanunun 444. maddesinin son fıkrasında düzenlenen hüküm şu şekildedir. "Sağ kalan eşin büyükbaba ve büyükanalarla birlikte mirasçı olması durumunda; baba veya ana tarafından olan büyükbaba veya büyükanadan biri vefat etmiş ise hissesi aynı taraftaki büyükbaba veya büyükanaya, bir taraftaki büyükbaba ve büyükananın vefat etmiş olması halinde ise bunların hissesi diğer tarafa intikal eder."

Örneğin 3. Zümre kök başlarından biri olan miras bırakanın baba tarafındaki büyükbaba ve büyükanası miras bırakandan evvel vefat etmiş ise miras payları bunların altsoyu olan amca, hala vb. lerine intikal etmeyip bu pay miras bıra kanın ana tarafındaki büyükbaba ve büyükanasına intikal etmektedir. Sonuç itibariyle 3678 s. Kanun değişikliği nedeniyle sağ kalan eşle birlikte 3. Zümrenin mirasçısı olması halinde 3. Zümre içinde tabakalar arası halefiyet prensibi işlememektedir. Böylece kanun koyucumuz, sağ kalan eşi miras bırakanın amca, hala, dayı, teyze ve bunların altsoylarından üstün tutmuştur.

Medeni Kanun eşin birlikte mirasçı olduğu kanuni mirasçıların zümre derecelerine göre miras hakkını değişik oranlara tabi tutmuştur. Bu hususun net olarak görülebilmesi ve eski mevzuatın hala uygulandığı hukuki meselelere açıklık getirmesi bakımından sağ kalan eşin miras paylarını bir tablo şeklinde aşağıda dikkatlerinize sunuyorum;

 

5  Boşanmanın Mirasçılığa Etkileri :

Boşanma ile evlilik ilişkisi sona erdiği için boşanmadan sonra vefat halinde eski eş, murise mirasçı olamaz. Boşanma davası görülürken mahkemenin ayrılığa karar vermesi halinde mirasçılık hakkı devam eder, zira ayrılık kararı evlilik ilişkisine son vermez. Aynı şekilde boşanma davası sürer iken eşlerden birinin ölmesi halinde de sağ kalan eş mirasçıdır. Evlilik bu durumlarda boşanma nedeniyle değil ölüm nedeniyle sona ermektedir. Bu durumda ölenin diğer mirasçılarının boşanma davasına devam etmeleri de mümkün değildir. Eşler dışında hiç kimsenin boşanma davasında taraf olması mümkün değildir.

6  Devletin (Hazinenin) Mirasçılığı :

Medeni Kanunun 448. maddesi Devletin kanuni mirasçılığını düzenlemiştir. Bu hükme göre mirasçı bırakmadan vefat eden bir kişinin tüm mirası Devlete kalmaktadır. Bu düzenleme 3678 sayılı Kanun ile getirilmiştir. Eski uygulamada 4. Zümrenin intifa hakkı korunmuş idi. Eski hüküm şu şekildedir; "Mirasçı bırakmaksızın vefat eden kimsenin mirası, büyükbabalar ve büyükanaların baba ve anaları ile erkek ve kız kardeşlerinin intifa hakkı baki kalmak üzere, devlete intikal eder." Diğer mirasçılardan Devletin farkı mirasçılar mirası kabul etmekle (ret etmemekle) murisin borçlarından dolayı şahsen (şahsi mamelekleri ile) sorumlu iken Devlet borçlulara karşı yalnızca miras bırakanın terekesi kadar sorumludur. Önemli bir başka konu da hayatta bulu nan tüm kanuni mirasçıların mirası reddetmesi halinde terekenin Devlete intikal edip etmeyeceğidir. Bu durumda tereke Devlete intikal etmeyip resmi tasfiyeye tabi olmakta ve murisin borçları ödendikten sonra ortada bir şey kalıyorsa mirasçılara paylaştırılması şeklinde hareket edilmektedir. Resmi tasfiye sonucunda kalan pay açısından mirasçılar sanki mirası reddetmemiş bir durum içine girmekte, yani ortada bir şey kalmışsa mirasçı olmaktadırlar. Sonuç olarak Medeni Kanun vefat eden bir kişinin mirasçısı yok ise o zaman Devlet kanunen mirasçı olmaktadır.

7  Miras Payları ile İlgili Örnekler :

Aşağıdaki tüm örneklerde vefat 23.11.1990 tarihinden sonraki bir tarihte gerçekleşmiştir.

 

Örnek 1  Ahmet bey vefat etmiş ve arkasında 4 çocuk bırakmıştır. Bu çocuk¬lardan ikisi ve eşi kendisinden önce ve¬fat etmiştir. Vefat eden iki çocuğundan birinin iki, diğerinin de bir çocuğu bulun¬maktadır. Mirasçıların miras payları aşağıdaki şekilde olacaktır;

 

 

Örnek 2  Hiç evlenmemiş ve çocuğu da bulunmayan Ahmet beyin anne ve babası ile üç kardeşinden biri kendisi­nin vefatından önce vefat etmiştir. Ah­met bey arkasındaki iki kardeş ve bir yeğen bırakmıştır. Mirasçıların miras payları aşağıdaki şekilde olacaktır.

 

 

Örnek 3  Ahmet Bey vefat etmiş arka­sından eşini ve iki çocuğunu bırakmış­tır. Mirasçıların miras payları şu şekilde olacaktır.

 

 

Örnek 4  Ahmet bey vefat etmiş, arka­sında iki kardeş ve eşini bırakmıştır.

 

 

Örnek 5  Ahmet bey vefat etmiş ve arkasında amcası ve eşini bırakmıştır. Mirasçıların miras payları şu şekilde olacaktır.

 

 

Amca :Miras kalmaz. MK. md. 444 3. Zümre Eş ile birlikte mirasçı ise yalnızca zümre başlan olan Büyükbaba ve Büyükanaları mirasçı say­mıştır. Burada halefiyet işlemez

TANIMLAR

MirasHukuku: İnsanın ölümünden sonra mamelekinin yaşayan gerçek veya tüzel kişilere intikalini düzenleyen kurallar ve hü­kümler bütünü.

Muris: Miras bırakan, müteveffa, ölen kişi

Tereke: Miras, ölen kişinin mameleki

Mamelek: Mallar, hak, alacak ve borçların tümü

Mirasın İntikali: Ölüm ile murisin terekesinin belirli bir şahsa veya şahıs-lara geçmesi

Külli Halefiyet: Terekenin bir bütün olarak mirasçılara geçmesi

Mirasçı: Terekenin bir bütün olarak intikal ettiği şahıs veya şahıs­lar (gerçek/tüzel), külli halefler

Kanuni Mirasçı: Kanun gereğince mirasçı olan, kanunda gösterilen mirasçı

Mansup Mirasçı: Atanmış mirasçı, Murisin vasiyetname veya miras mu­kavelesi ile tayin ettiği mirasçı

Ölüme Bağlı Tasarruf: Miras bırakan tarafından yapılan ve kendisinin ölümün­den sonra sonuç doğuracak ve hüküm ifade edecek olan hukuki muamele (vasiyetname veya miras mukavelesi)

Veraset Belgesi: Mirasçılık belgesi, veraset senedi, veraset ilamı. Tereke üzerinde zilyetlik imkanı veren, tereke üzerinde yapılacak muamele ve tasarruflar için mirasçının yetkili olduğunu gösteren ve mirasçılığı saptayan belge

Ölüme Bağlı Tasarruf:            Miras bırakan tarafından yapılan ve kendisinin ölümünden sonra sonuç doğuracak ve hüküm ifade edecek olan hukuki muamele (vasiyetname veya miras mukavelesi)

Vasiyetname: Miras bırakanın tek taraflı irade beyanı ile oluşan karşı tarafın kabulünün aranmadığı, miras bırakanın ölmeden önce her zaman bozabileceği ve vasiyetçiye miras bıra­kan bir ölüme bağlı tasarruf

Miras Mukavelesi: Miras bırakan ile karşı tarafın iki taraflı irade beyanı ile kurulan ve tek taraflı olarak sözleşmeden dönülemeyen ve karşı tarafa miras bırakan ölüme bağlı tasarruf

Verese: Mirasçılar

 

KONU İLE İLGİLİ YARGITAY KARAR ÖZETLERİ (*)

(Karar özetleri İstanbul Barosu Bilgi Bankası Arşivinden derlenmiştir.)

1       Murisin 11.8.1990 tarihinde ölmüş bulunmasına göre olaya Medeni Kanunun

23.11.1990 gününde yürürlüğe giren 3678 sayılı Kanunla değişik 444. mad­desi hükmünün uygulanması mümkün değildir.

(Yargıtay 2. Dairesi E. 1991/373 K. 1991/3987 T. 4.3.1991)

2       Medeni Kanunda 3678 sayılı Yasayla yapılan değişiklikten önce yer alan ter

cih hakkı ihtasi nitelikte olup sağ kalan eşin veraset ilamı sırasında intifa hakkını tercih etmekle, bu davalılar yararına ayni hak doğmuştur. Davacı da­valıların onamı olmadan bu seçimden dönemez. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 1995/8238 K. 1995/10916 T. 24.10.1995)

3       Sağ kalan eş intifa hakkını seçtikten sonra yeni bir veraset ilamı alarak mül

kiyete sahip olamaz.

(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 1989/3156 K. 1989/4932 T. 22.5.1989)

4       Terekede intifa hakkını seçen eş indirim tenkis davası açamaz.

(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 1985/9607 K. 1985/10305 T. 5.12.1985)

5       Kullanılan seçimlik haktan dönülebilmesi için bütün mirasçıların isteklerinin

sağlanması veya iradeyi sakatlayan bir nedenin varlığının kanıtlanması ge­rekir.

(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 1985/5130 K. 1985/5389 T. 3.6.1985)

6       Miras, ölen bir gerçek kişinin mamelekinin hayatta bulunan gerçek veya tü

zel kişilere geçişidir. Miras, ölümle açılır. Ölenin milli hukukuna tabidir. Taşın­maz mallar bakımından mirasın açıldığı tarih itibariyle ilgilinin mirasçı olma ehliyetine sahip olup olmadıkları araştırılarak sonucuna göre karar verilmeli­dir.

(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 1992/717 K. 1993/39 T. 10.2.1993)

7       Altsoy bırakmadan ölen kişinin mirasçı baba ve anasıdır. Miras bırakandan

evvel ölenin baba ve anası her tabakada mirasçı füru tarafından temsil olu­nurlar. Bir tarafta hiç mirasçı yoksa bütün miras diğer yana geçer. Ana bir kardeş varken, Hala mirasçı olamaz.

(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 1988/10144 K. 1988/744 T. 26.1.1988)

8       Miras Hukukumuzda alt zümrede mirasçı varken üst zümreye miras gitme

yeceğinden dayısı sağ olan miras bırakanın büyükbabasının kardeşine pay verilmez.

(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 1986/9238 K. 1986/10225 T. 20.11.1986)

9       Hangisi evvel veya sonra öldüğünün belirlenmesi olanağı bulunmayan du

rumlarda ölenler bir anda ölmüş sayılırlar ve biri ötekine mirasçı olmaz.

(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 1978/4913 K. 1978/4975 T. 20.6.1978)

10     Tabii babalığına hükmolunan çocuk gayri sahih nesepli olarak Medeni Kanu

nun 3678 sayılı Kanunla değişik 443. maddesi uyarınca babasına mirasçı olur.

(Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu E. 1996/1 K. 1997/1 T. 22.2.1997)

11     Tabii babalığına karar verilen çocuk nesebi sahih olmayan çocuk kapsamın

dadır ve nesebi sahih olan çocuklar gibi mirasta eşit paya sahiptir.

(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 1994/244 K. 1994/465 T. 29.6.1994)

12     Mirasçılık her türlüdelil ile ispatlanabilir. Nüfus Müdürlüğünün yazısından

kaydın çıkmaması durumunda mevcut tapu kaydının ihtiva ettiği kayıtlardan yararlanılarak kanuni mirasçı tespiti mümkün olduğu durumlarda Hazinenin mirasçılığı söz konusu olamaz.

(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 1990/372 K. 1990/516 T. 24.10.1990)

13     En yakın yasal mirasçıları tarafından reddolunan miras sulh mahkemesince

karı kocadan sağ olana tebliğ olunur ve onun tarafından ancak 1 ay içinde miras kabul olunabilir. Mirasın reddi durumunda ölenin 2. derece mirasçıları­na geçmeyip tereke tasfiye olunur.

(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. No. 1987/678 K. No. 1987/1676 T. 3.3.1987)

14     Bir kimsenin kim olduğunun belli olmaması için gerçekten böyle bir kişinin

bulunmaması ve bütün aramalara rağmen bilinmemesi gerekmektedir. An­cak bu halde 639. madde uygulanabilir. Nüfus kayıtları ile tapu malikinin tes­piti ve mirasçısız ölmesi halinde taşınmazın Hazineye intikal edeceğinin dü­şünülmesi gerekir.

(Yargıtay 8. Hukuk Dairesi K. No 1991/15006 E. No. 1991/11016 T. 4.11.1991)

15     Evlatlık, evlat edinenin mirasçısıdır. Ölümle sözleşmeden doğan evlatlık ba

ğı ortadan kalkar. Evlat edinen kişinin ölümünden sonra ölenin miras bıra­kanlarından evlatlığa miras geçmez.

(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. No. 1986/8961 K. No. 1986/9853 T. 10.11.1986)

16     Miras açılınca mirasçılar onun tamamına malik olurlar. Bu kural tescilin bir

istisnasıdır.

(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. No. 1994/10327 K. No. 1994/11101 T. 16.11.1994)

17     Aynı anda ölenler her ne kadar birbirine mirasçı sayılmazsa da aynı usulden

geldikleri dikkate alınarak ve zümre esası göz önünde bulundurularak miras paylarının hesaplanması gerekir.

(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. No. 1992/1395 K. 1992/3146 T. 17.3.1992)

18  Mirasçılık iddiası ve irs ilişkisi nüfus kaydı ile belirlenir. Miras bırakandan sonra ölenlerin ölüm tarihlerinin tespitine yönelik dava nüfus kaydının düzel­tilmesine ilişkin davadır.

(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. No. 1988/8324 K. No. 1988/9442 T. 21.10.1988)

19     Tescil şekli ne olursa olsun evlilik dışı çocukların miras payları evlilik içi do

ğan çocuklara eşittir.

(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. No. 1989/966 K. No. 1989/3855 T. 20.4.1989)

20     Taşınmaz mallar bakımından mirasın açıldığı tarih itibarı ile ilgililerin mirasçı

ehliyetine sahip olup olmadıkları araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekir.

(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. No. 1994/625 K. No. 1994/905 T. 28.12.1994)

 

HISIMLARIN KANUNİ MİRASÇILIGI

VE DÖRT ZÜMRENİN GENEL ŞEMASI

(Prof. Dr. Zahit İMRE, Prof. Dr. Hasan ERMAN, Miras Hukuku, 1995 İstanbul - sf. 17.)

BÜYÜK ANA VE BÜYÜK BABALARIN ANA VE BABALARI 15

 

 

* İstanbul Barosu Avukatlarından
   İstanbul Barosu Mevzuatı Araştırma ve Geliştirme Komisyonu Başkan Yardımcısı