Katılma Alacağı Davası Kamu Düzenine İlişkin Olmayıp Üzerinde Serbestçe Tasarruf Edilebilir
YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/4671 K. 2012/4800 T. 24.5.2012
DAVA: M. K. B. ile M. B. aralarındaki katılma alacağı davasının kabulüne dair Bursa 5.Aile Mahkemesinden verilen 31.01.2012 gün ve 594/73 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR: Davacı M. K. B. vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalı M. B'nin 1999 yılında evlenip Bursa 2. Aile Mahkemesi'nin 29.07.2010 tarih ve 2009/466 Esas, 2010/115 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, evlilik birliğinin devamı sırasında 383 ada 1 parsel 4 nolu bağımsız bölüm ile aile konutu olarak kullanılan bu bağımsız bölümdeki eşyaların edinildiğini açıklayarak, davacıya ait şahsi eşyalar ile evlilik birliği içinde edinilen taşınmazın yarısının, mümkün olmadığı takdirde bu malların bedelinin yarısının davalıdan alınarak davacıya verilmesini istemiş, 31.02.2011 tarihli oturumda ev eşyalarından kaynaklanan alacak taleplerinden feragat ettiklerini bildirmiştir.
Davalı M. B. 06.04.2011 tarihli yargılama oturumunda ; eşyaların tamamını iade ettiğini, davacı ile 1999 yılında evlendiğini, 2005 yılında fiilen ayrı yaşamaya başladıklarını ve dava konusu taşınmazın 2006 yılında ailesinin vermiş olduğu para ile edinildiğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu 383 ada 1 parsel 4 nolu bağımsız bölüm taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu tarihte davalı tarafından satış suretiyle edinildiğinden 57.500 TL katılma alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 31.10.1999 tarihinde evlenmiş, 14.04.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabul edilmesi üzerine hükmün kesinleştiği 28.01.2011 tarihinde boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir ( TMK.nun 225/2 ). Eşler, evlendikleri tarihten 4721 s. TMK.nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı ( 743 sayılı TMK.nun170. m), başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerine göre bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir ( 4722 s. K.nun m. 10, TMK.nun202. m. ). Dava dilekçesinin içeriği ve dosya kapsamına göre dava mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan katılma alacağına ilişkindir.
Dosyadaki belge ve bilgilerden dava konusu taşınmazın taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli bulunduğu 08.12.2006 tarihinde edinildiği anlaşılmaktadır. Davalı eş bu taşınmazın ailesinin katkısı ile edinildiğini başka bir ifade ile kendisine bağışlanan mal olduğunu iddia ederek edinilmiş mal niteliğinde bulunmadığını savunmuştur. Kural olarak, karşılıksız kazanma yoluyla elde edilen malvarlığı değerleri TMK 220/2 maddesine göre kanun gereği kişisel mal niteliğinde olup, diğer eşin bu malvarlığı değeri üzerinde katılma alacağı hakkı yoktur. Ancak, bir malın eşlerden birinin kişisel malı olduğunu iddia eden taraf TMK'nun 222. ve 6. maddeleri gereğince bu iddiasını ispat etmelidir. Aksi halde, TMK 222 /son maddesi gereğince bu malvarlığı edinilmiş mal olarak kabul edilecektir. Somut olayda taşınmazın kişisel malı olduğunu iddia eden davalı eşe bu iddiasını kanıtlaması için 06.04.2011 tarihli oturumda HUMK.nun 163. maddesi ( HMK.nun 94 ) uygun şekilde kesin süre verildiği, kesin süre verilirken verilen sürede yapılması istenilen husus ve bunun yerine getirilmemesi halinde doğacak hukuki sonucun açıkça ara karar metninde bildirildiği, yargılama oturumunda hazır olan davalının da esasen buna ilişkin bir itirazının bulunmadığı, buna rağmen davalının kesin süre içinde iddiasını ispata yarayacak delilleri mahkemeye sunmadığı saptandığından davalı vekilinin aşağıda yer alan itirazı dışında diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
Davacı vekili 15.07.2011 tarihli ıslah dilekçesi ile alacak miktarını 20.000 TL'den 67.450 TL'ye çıkarmış ve mahkemece bu istek dikkate alınarak bilirkişi tarafından belirlenen 57.500,00 TL katılma alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ise de, davacı vekili 14.09.2011 tarihli yargılama oturumunda taşınmazdan kaynaklanan alacak miktarının 55.000 TL olduğunu açıkça bildirmiştir. Dava kamu düzenine ilişkin olmayan, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri alacağa ilişkin bulunduğuna göre, HMK.nun 26. ( HUMK.nun 74. ) maddesi gereğince hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Bu halde mahkemece davacı vekilinin talebine bağlı kalınarak davacı lehine 55.000 TL katılma alacağına hükmedilmesi gerekirken talep aşılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3. maddesi yollaması ile halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK.nun 388/4. ( HMK m.297/ç ) ve 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunabileceğine ve 300,00 TL peşin harcın isek halinde davalıya iadesine, 24.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.