Kocanın Eşine Bağışladığı Gayrimenkul Üzerinde Katılma Alacağı Hakkı Yoktur

YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ

E. 2009/4270 K. 2010/243 T. 25.1.2010

DAVA: G. İ. ile E. İ. ( B. ) ve müdahil davalı Z. S. aralarındaki mal rejiminin tasfiyesi sebebiyle alacak, taşınmaz satışının iptali davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Küçükçekmece 1. Aile Mahkemesinden verilen 28.6.2007 gün ve 880/724 Sayılı hükümün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ile müdahil davalı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı G. İ., davalı E. İ. ( B. ) aleyhine 12.4.2004 tarihinde açtığı davada davalı adına alınan 4740 parsel üzerinde bulunan 13 numaralı asma katlı dükkanda katılma alacağı talebinde bulunmuş, daha sonra taşınmazı satın alan Z. S.'ı davaya dahil etmiştir.

Davacı G., birleşen dosyada açtığı davada ise; E.'nun aleyhine açılan davadan sonra tedbir ve tazminat isteğinden haberdar olduğunu, davacının elde edeceği hakkını alamaması için taşınmazı muvazaalı olarak Z. S.'a sattığını açıklamış ve taşınmaz satışının iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, mal rejiminin tasfiyesi sebebiyle alacak davasının kısmen kabulüne, 47.250 TL'nin davalı E. dan alınarak davacıya verilmesine, birleşen satışın iptali davasında ise davanın kabulüyle 4740 parsel üzerindeki binada 13 notu asma kat dükkanın Z. S.'a ait tapunun 1/4 payının iptali ile bu payın E. adına tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı G. vekili ile davalılardan. Z. S. vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.

Taraflar 18.10.1998 tarihinde evlenmişler, 4.11.2003 tarihinde kadının, 12.4.2004 tarihinde kocanın açtığı davalar birleştirildikten sonra verilen kararla boşanmışlar ve boşanma kararı 31.1.2006 tarihinde kesinleşmiştir. Taraflar arasında 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı ( T.M.K.m.170 ), 1.1.2002 tarihinden itibaren edinilmiş mallara katılma rejiminin ( T.M.K.m.218-241 ) geçerli olduğu anlatılmaktadır. Dava konusu 4740 parsel üzerinde bulunan binada 13 numaralı asma katlı dükkan 14.3.2003 tarihinde satın alınarak 1/2 payı E. İ. diğer 1/2 payı ise E.'nun annesi B. B. adına tescil edilmiş, daha sonra her iki pay 17.3.2004 tarihinde Z. S.'a tapuda satılmıştır. E.'nun satın alma tarihi itibarıyla taraflar atasında edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir.

Mahkemece toplanan delillere göre davacının katılma alacağı miktarı belirlenerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de davacı G.'ın 15.12.2003 ve 12.4.2004 tarihli dilekçelerinde davaya konu dükkanın yarı payım kendi parası ile satın aldığını ve diğer yarı payı alan kayınpederi V.'ın payını eşi B. adına tescil ettirmesi ve eşi E.'nun da ısrarlı talebi üzerine, sırf gönlü olsun, içi rahat etsin belki bu vesile ile daha huzurlu olur, belirtmesi karşısında davacının kendi beyanı ile bağlı olduğu da dikkate alınarak davaya konu bu yarı payın davacı koca tarafından eşi E.ya bağışlanmış olduğunun kabulü gerekir. Bağışlamadan dönme koşullarının gerçekleştiği de iddia ve ispat edilmemiştir. Bağışlama sebebiyle bu dükkanın kadının kişisel malı olarak dikkate alınması gerekir. Kişisel mal üzerinde kocanın katılma alacağı talebinde bulunma imkanı bulunmadığından davacının katılma alacağı isteğinin bu sebeple reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Hükmün bu sebeple bozulması gerekmektedir. Bu sebeple davacı vekilinin katılma alacağı ile ilgili diğer temyiz itirazlarının da incelenme imkanı bulunmamaktadır. Ancak hüküm davalı E. tarafından temyiz edilmemiştir. Hükmü davacı vekilinin temyiz ettiği ve temyiz edenin sıfatına göre de aleyhe bozma yapma imkanı bulunmadığı dikkate alınarak katılma alacağı ile ilgili hüküm bölümünün açıklanan sebeple ONANMASINA, Z. S. Vekilinin satışın iptali ile ilgili temyiz itirazlarına gelince; mahkemece E.'nun Z.'e taşınmazı satışında muvazaanın kanıtlandığı gerekçesiyle satışın iptaline karar verilmiştir. Z. aleyhine açılan satışın iptali davasında davacı G., E.'nun Z.'e satışının boşanma sonucu elde edeceği yasal haklarını fiilen engelleme amacı taşıdığını ve muvazaalı olduğunun ileri sürmüştür. Esasen eşlerden birine ait edinilmiş mallar üzerinde, diğer eşin mülkiyet veya diğer bir ayni hak talebi söz konusu değildir. Sadece mal rejimi sona erdiğinde, eşlerin edinilmiş mallara ilişkin değerler üzerinde karşılıklı alacak hakkı vardır. Bu sebeple katılma alacağı ile ilgili talep bakımından aynı isteme imkanı bulunmayıp alacak istenebildiğine, katılma alacağının tahsili bakımından satışın iptali davasının dinlenebilme imkanı bulunmakta ise de az yukarda açıklandığı üzere davacı koca katılma alacağı istendiğinde bulunamayacağından katılma alacağı istemi redde mahkum olup, bu alacağın tahsilini sağlama, taşınmazdaki payını alma amacına yönelik T.M.K.nun 229.maddesi kapsamında açılan satışın iptali davasının da bu sebeple reddi gerekmektedir. Kaldı ki satışın yapıldığı Z. ile E. arasındaki bir ilişki veya Z.'in taşınmazın durumunu, G. ile E. arasındaki iç ilişkiyi bildiği kanıtlanmadığına, satışın ilana çıkarıldıktan sonra emlakçı aracılığı ile pazarlıkla yapıldığı toplanan delillerden anlaşıldığına göre kadının sırf davacının taşınmazdaki payını alma amacı ile satış yapıldığının ve satış bedeli de dikkate alınarak muvazaalı kabul edilebilmesi de mümkün değildir. Mahkemece bu hususlar dikkate alınmadan yazılı gerekçelerle satışın iptaline karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.

SONUÇ: Açıklanan sebeple müdahil davalı Z. S. vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulüyle usul ve kanuna aykırı görülen hükümün satışın iptaline ilişkin bölümünün H.U.M.K.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, ve aşağıda dökümü yazılı 13,10 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 2.677,05 TL'nin temyiz eden davacıdan alınmasına ve 13,10 TL peşin harcın istenmesi halinde temyiz eden Z. S.'a iadesine, 25.01.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.