Mirasçılık Belgesinin (Veraset İlamının) İptali Nasıl Olur?

Bazı durumlarda ölenin mirasçıları farklı mahkemelere müracaatla mirasçılık belgesi çıkarabilmektedirler. Mirasçı sayısının fazla olması, mirastan feragat sözleşmesi olması veya başka sebeplerden dolayı çıkarılan mirasçılık belgelerindeki miras paylarının farklılıklar göstermesi de mümkündür. Bu halde iki farklı mahkemenin iki farklı miras payı belirlemesi söz konusu olmakta ve bu durum mirasın paylaşımında sıkıntılar yaşanmasına sebebiyet vermektedir.

Bu halde yapılacak iş hukuka aykırı olduğu düşünülen mirasçılık belgesinin iptalini dava etmek ve davayı tüm mirasçılara yöneltmek olacaktır. Hasımlı olarak açılacak bu davada diğer mirasçılar da mahkemece dinlenecek, tüm deliller değerlendirilecek ve sonucuna göre karar verilecektir.

Davanın ölen kişinin yerleşim yerindeki Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılması gerekmektedir.

 

YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ

E. 2011/3936 K. 2012/1595 T. 8.3.2012

Hukukumuzda mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkin davaların kural olarak hasımsız olarak ve çekişmesiz yargı yolu ile görülüp sonuçlandırılması gerekir. Resen araştırma prensibi egemen olan bu tür davalarda davacı taraf sadece miras bırakanın öldüğünü, kendisinin soybağı, evlilik veya evlat edinme nedeniyle miras bırakanın mirasçısı olduğunu ve dava dilekçesindeki diğer iddialarını kanıtlamak zorundadır. Nüfus aile kayıtlarını getirterek miras bırakanın diğer mirasçılarını tespit etmek ve tüm mirasçıların miras paylarını belirlemek ise hakimin görevidir. Mirasçıların ve paylarının belirlenebilmesi için gider yapılması gerektiğinde bu giderlerin davacı tarafça karşılanması gerektiği kuşkusuzdur.

Mirasçılık belgesinin iptali davalarında ise mirasçılar arasında zorunlu arkadaşlık bulunmaktadır. Dava sonucunda verilecek hükümle hukuksal durumları etkilenebileceğinden bu tür davalarda iptali istenilen mirasçılık belgesinde mirasçı olarak gösterilen kişiler ile, ölmüşlerse bunların mirasçılarının davada taraf olmaları zorunludur. Taraf koşulu kamu düzenine ilişkin olup taraflarca öne sürülmese dahi mahkemelerce kendiliğinden incelenmesi gerekir. Mirasçılık belgesinin iptali davalarında da davacı taraf miras bırakanın mirasçısı olduğunu, iptali istenilen mirasçılık belgesinde mirasçı olarak gösterilmediğini ve pay verilmediğini veya mirasçı gösterilmesine rağmen mirastan kendisine olması gerekenden daha az pay verildiğini, bu nedenle önceki günlü mirasçılık belgesinin hatalı olduğunu kanıtlamak zorundadır. Bu tür davalarda da miras bırakanın diğer mirasçılarını tespit etmek ve mirasçıların miras paylarını belirlemek hakimin görevidir.

 

YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ

E. 2012/14417 K. 2012/14849 T. 26.12.2012

DAVA: Taraflar arasındaki mirasçılık, tereke hukukuna ilişkin davada Kayseri 1.Sulh Hukuk ve Kayseri 7. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR: Dava, mirasçılık belgesinin iptali ve yeniden mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkindir.

Kayseri 1.Sulh Hukuk Mahkemesince; Davanın çekişmeli yargı işi olduğu, Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.

Kayseri 7.Asliye Hukuk Mahkemesi ise; Davanın çekişmesiz yargı işi olduğu, Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur.

Somut olayda; davacılar vekili, Kayseri 2.Sulh Hukuk Mahkemesinin 07.02.2001 tarih, 2001/23 esas, 2001/117 karar sayılı mirasçılık belgesinin iptali ile yeni mirasçılık belgesi verilmesi isteminde bulunmuştur.

Dava iptali istenen mirasçılık belgesinde mirasçı olarak gösterilen kişiler aleyhinde açılmış olup, yargılama sonucunda verilecek kararla miras paylarının değişmesi söz konusu olabileceğinden, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK.nun 4, 382/2 maddesinde de sayılmayan mirasçılık belgesinin iptali davası çekişmeli yargı işi niteliğindedir. Bu halde uyuşmazlığın Kayseri 7.Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK.'nun 21., 22. ve 23. maddeleri gereğince Kayseri 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 26.12.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ

E. 2012/6731 K. 2012/9996 T. 26.12.2012

DAVA: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı-karşı davacılar Sermin Say ve arkadaşları tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:

KARAR: Dava, mirasçılık belgesinin iptali ile yenisinin verilmesi istemine ilişkindir.

Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya içeriğine ve yasal düzenlemelere uygun düşmemiştir.

Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6100 Sayılı HMK'nun 1.maddesinde mahkemelerin görevinin kanunla belirleneceği, 2. maddesinde ise dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalar ile şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkemenin aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu belirtilmiştir. Aynı Kanunun 4/1-ç maddesinde, Sulh Hukuk Mahkemesi veya Sulh Hukuk Hakiminin bu kanun ile diğer kanunların Sulh Hukuk Mahkemesini görevlendirdiği davaları göreceği açıklanmıştır. Öte yandan; aynı Kanunun 383. maddesinde çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkemenin aksine bir düzenleme olmadığı sürece Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu belirtilmiş, 382/2-c maddesi hükmünde ise miras hukukundaki çekişmesiz yargı işleri belirtilirken mirasçılık belgesinin verilmesi istemine ilişkin davalar da bu kapsamda sayılmış ne var ki; mirasçılık belgesinin iptali istemiyle açılan davalar hakkında düzenleme yapılmamıştır.

O halde; mirasçılık belgesinin iptali davalarının hasımlı olarak açıldığı, sonucunun tarafları açısından kesin hüküm oluşturduğu dikkate alındığında çekişmeli yargı kapsamında kalan davalardan olduğu, bu nedenle 6100 Sayılı HMK'nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra açılan mirasçılık belgesinin iptali davalarına bakmakla görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kuşkusuzdur. Görev kamu düzenine ilişkin olduğundan taraflarca öne sürülmese bile mahkemelerce kendiliğinden dikkate alınması gerekir.

SONUÇ: Hal böyle olunca; mahkemece açıklanan bu hukuksal olgular gözönüne alınarak davanın görev nedeniyle reddine, dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken yasal düzenlemelere aykırı şekilde işin esası hakkında karar verilmesi isabetsiz, davalı-karşı davacılar Sermin Say ve arkadaşlarının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde ilgililerine iadesine, 26.12.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.

 

YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ

E. 2012/8699 K. 2012/9564 T. 19.12.2012

DAVA: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı B.D. tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:

KARAR: Dava, mirasçılık belgesinin iptali ile yenisinin verilmesi istemine ilişkindir.

Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya içeriğine ve yasal düzenlemelere uygun düşmemiştir.

Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK'nun 1.maddesinde mahkemelerin görevinin kanunla belirleneceği, 2. maddesinde ise dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalar ile şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkemenin aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu belirtilmiştir. Aynı Kanunun 4/1-ç maddesinde, Sulh Hukuk Mahkemesi veya Sulh Hukuk Hakiminin bu kanun ile diğer kanunların Sulh Hukuk Mahkemesini görevlendirdiği davaları göreceği açıklanmıştır. Öte yandan; aynı Kanunun 383. maddesinde çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkemenin aksine bir düzenleme olmadığı sürece Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu belirtilmiş, 382/2-c maddesi hükmünde ise miras hukukundaki çekişmesiz yargı işleri belirtilirken mirasçılık belgesinin verilmesi istemine ilişkin davalar da bu kapsamda sayılmış ne var ki; mirasçılık belgesinin iptali istemiyle açılan davalar hakkında düzenleme yapılmamıştır.

O halde; mirasçılık belgesinin iptali davalarının hasımlı olarak açıldığı, sonucunun tarafları açısından kesin hüküm oluşturduğu dikkate alındığında çekişmeli yargı kapsamında kalan davalardan olduğu, bu nedenle 6100 sayılı HMK'nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra açılan mirasçılık belgesinin iptali davalarına bakmakla görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kuşkusuzdur. Görev kamu düzenine ilişkin olduğundan taraflarca öne sürülmese bile mahkemelerce kendiliğinden dikkate alınması gerekir.

Hal böyle olunca; mahkemece açıklanan bu hukusal olgular gözönüne alınarak davanın görev nedeniyle reddine, dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken yasal düzenlemelere aykırı şekilde işin esası hakkında karar verilmesi isabetsiz,

SONUÇ: Davacı B.D'nin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde davacı B.D.'ye iadesine, 19.12.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.

 

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/4878 K. 2003/5718 T. 21.4.2003

DAVA: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR: Davacı Seferihisar Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 1997/102 sayılı veraset ilamının iptaline, yeniden verasetin subutuna karar verilmesini istemiştir. Husumetin sözü edilen veraset ilamındaki tüm kişilere ölmüşlerse mirasçılarına yöneltilmesi, gösterdikleri takdirde delillerinin de toplanması sonucu uyarınca karar verilmesi gerekir. Açıklanan husus üzerinde durulmadan işin esasının incelenmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 21.04.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.