Yasal Mal Ayrılığının Geçerli Olduğu Dönemde Eşlerin Katkı Payı Karşılığında Tazminat İsteyebilmesi
YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/7200 K. 2012/8511 T. 4.10.2012
DAVA: E. P. ile S. P. ( K. ) aralarındaki katkı payı alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Malatya 2. Aile Mahkemesinden verilen 24.09.2010 gün ve 636/655 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR: Davacı vekili, evlilik birliği içinde edinilerek davalı adına tescil edilen 2564 ada 1 parselde 6 numaralı bağımsız bölümün alımına vekil edeninin katkıda bulunduğunu açıklayarak, fazla hakları saklı tutularak 20.000 TL katkı payı alacağının davalıdan tahsiliyle vekil edenine ödenmesine karar verilmesini istemiştir. Bilahare 03.10.2006 tarihli ıslah dilekçesiyle talep 25.000 TL'ye yükseltilmiştir.
Davalı vekili, boşanma davasına ilişkin dosyada tarafların tazminat istekleri olmadığının hükme bağlandığını, nizalı meskenin alındığı tarihte davacının askerde olması nedeniyle alım bedelinin büyük kısmının vekil edeni ve ailesi tarafından karşılandığını, iddianın aksine ortak birikimin davacıda kaldığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davacının katkıda bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 19993,66 TL katkı payı alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla talebin reddine karar verilmiştir. Hükmün kabule ilişkin bölümü davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davanın reddine ilişkin önceki hüküm davacının temyizi üzerine 2.Hukuk Dairesinin 18.09.2008 tarih, 12534 Esas ve 12091 Karar sayılı ilamıyla özetle “…Tarafların boşanma davasındaki beyanlarının boşanma ve fer'ilerine ilişkin olduğu, katkı payı alacağına yönelik beyanları bulunmadığı, işin esasının incelenmesi gerektiğinden...” bahisle bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
Taraflar 12.09.1997 tarihinde evlenmiş, 31.05.2004 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 15.07.2005 tarihinde kesinleşmesiyle evlilik birliği son bulmuştur. Dava konusu Malatya'da 2564 ada 1 parselde bulunan 6 numaralı mesken 01.02.2000 tarihinde satın alma yoluyla davalı adına tescil edilmiştir.
TMK.nun 179.maddesine göre mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır.Taraflar arasında başka bir mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, evlenme tarihinden 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı MK.nun 170. maddesi uyarınca “mal ayrılığı”, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise 4721 sayılı TMK.nun 202. maddesi hükmü uyarınca yasal “edinilmiş mallara katılma” rejimi geçerlidir. Eşler arasındaki mal rejimi TMK.nun 225/2. maddesi uyarınca boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir.
Dava, katkı payı alacağına ilişkindir. Davacı taraf dava dilekçesinde, “… Aile birliğinin ortak emek, çaba, özveri ve olanaklarıyla edinilmiş, ancak ailesel güven ve dayanışma duygularıyla diğer eşin-davalının adına tapuya tescil edilmiş taşınmazın…” alımına katkıda bulunulduğunu ileri sürerek istekte bulunmuştur. Dinlenen davacı tanıkları “… dava konusu dairenin alımı sırasında davacının askerde bulunduğunu, satış parasının davalının ziynetleri, davacının miktarını bilmedikleri tasarrufu, davalının ailesinden alınan altın ve para borcuyla ödendiğini, davacının eşi adına ev aldıklarını söylediğini...”; davalı tanıkları ise “…nizalı meskenin davalı tarafından davacı eşin askerliği sırasında satın alındığını, borçların da davacı askerden dönene kadar davalı tarafından ödenip bitirildiğini...” açıklamıştır. Evlilik birliği sırasında davacı imam, davalı öğretmen olarak çalışmaktadır. Dava konusu taşınmaz eşler arasında MK.nun 170. maddesine göre mal ayrılığı rejiminin geçerli bulunduğu dönemde davalı adına edinilmiştir. Buna göre, eşlerin birbirlerinin mal varlıklarının edinilmesine katkılarının kanıtlanması durumunda, katkı oranında alacak hakkı doğar. 743 sayılı MK.nun yürürlükte bulunduğu, 01.01.2002 tarihinden önce eşler arasında yasal mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde, karı ve kocanın diğerinden katkı payı karşılığında tazminat isteyebilmesi için mutlaka parasal veya parayla ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle katkısının bulunması gerekir. Somut olayda; üçüncü kişiden davalı adına satın alınan nizalı meskenin alımı tarihinde davacının askerlik görevini yaptığı anlaşmazlık konusu değildir. Her ne kadar davacı taraf bir kısım satış bedelinin ortak tasarrufla ödendiğini ileri sürmüş ise de, bu husus kanıtlanamamıştır. Davanın bu nedenle reddi gerekirken, yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmayan hükmün kabule ilişkin bölümünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, yine 6100 sayılı HMK.nun geçici 3.maddesi yollamasıyla HUMK.nun 388/4 ( HMK.m 297/ç ) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 296,90 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 04.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.