Zina (Aldatma - Sadakatsizlik) Nedeniyle Boşanma

Eşler evlenme ile evlilik birliğini kurarak bazı yükümlülüklerin altına girerler. Bu yükümlülüklerden en önemlisi cinsel sadakattir.

Evli bir şahsın eşinden başkası ile cinsel ilişkide bulunması zinadır. Zina, tüm dinler ve ahlaki yaklaşımlar açısından evrensel bir boşanma nedenidir. Ülkemizde Türk Medeni Kanununa göre eşler birbirlerine karşı sadık kalmak zorundadır.

Zina nedeniyle boşanabilmek için üç koşulun bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu koşullar sırasıyla, kadın ve koca arasında geçerli bir evlilik ilişkisi bulunması, evli erkeğin eşinden başka bir kadınla cinsel ilişkide bulunması (ya da evli kadının kocasından başka bir erkekle cinsel ilişkide bulunması) ve zina yapan eşin kusurlu olmasıdır.

Koşulları kısaca açıklamak gerekirse; zina nedeniyle boşlanabilmek için ortada hukuken geçerli bir evliliğin bulunması gerekir. Ülkemizde resmi evlilik ilişkisi kurulmadan eşler hukuken evli sayılmamaktadır. Evlenmek için evlendirme memurunun, kadın ve erkeğe birbirleri ile evlenmek isteyip istemediklerine ilişkin olarak sorduğu soruya, kadın ve erkeğin olumlu cevap vermeleri gerekmektedir. Bu olumlu cevap ile evlilik gerçekleşir.

Kanunun yetkili kılmadığı kişilerin önünde yapılan evlenmeler hiç yapılmamış sayılır. Bu tip evliliklerde zina söz konusu olamaz.

Zinanın gerçekleşmesi için gerekli olan ikinci koşulun evli erkeğin eşinden başka bir kadınla ya da evli bir kadının kocasından başka bir erkekle cinsel ilişkide bulunması olduğunu söylemiştik. Burada özellik arz eden husus, cinsel ilişkinin ayrı cinsten olan biriyle gerçekleşmesi gereğidir. Bu arada belirtmek gerekir ki cinsel ilişki, çiftleşme anlamında cinsel birleşme ilişkisini de kapsayan ve cinsel organın işe karıştığı her çeşit cinsel ilişki olarak tanımlanmaktadır. Cinsel ilişki aynı cinsten kişiler arasında (kadınla kadın ya da erkekle erkek) gerçekleşirse zina gerçekleşmez. Bu kapsamda hayvanlarla cinsel temas, yapay döllenme, yalnızca okşama, kucaklaşma ya da öpüşme gibi hareketler zina sayılmaz.

Ancak zina sayılmayan bu olaylar için başka yasal koşullar var ise 'evlilik birliğin temelinden sarsılması' ya da 'haysiyetsiz hayat sürme' nedenine dayanan boşama davası açılabilir.

Zinanın bir kere gerçekleşmesi boşanma için yeterlidir.

Yukarıda bahsettiğimiz kusur koşulu da zinanın meydana gelmesi için önemlidir. Yani zina yapan kişi bunu bilerek ve isteyerek yapmalıdır. Bayıltılarak veya zorla uyuşturucu madde verilerek tecavüze uğrayan kadın veya erkek kusurlu olmadığından zina gerçekleşmiş sayılmaz. Yine, hipnoz veya sarhoşluk kadını veya erkeği kendini bilemeyecek duruma sokmuş ise durum aynıdır.

Yaşama ve sağlığa yönelik ciddi tehditler altında gerçekleşen cinsel ilişkiler de zina sayılmaz. Ancak mala karşı yapılan tehditler altında gerçekleşen ilişkiler zina sayılmaktadır.

İktidarsızlık, cinsel soğukluk, ilgisizlik gibi nedenler eşlere sadakatsiz davranma ve başka biriyle cinsel ilişkiye girme hakkı vermez, zinayı meşru kılmaz.

Eşlerin her ikisinin de zina etmesi birbirlerinin zinalarını ortadan kaldırmaz.

Kadının zorla ırzına geçilmesi fiilinde, kusur olmadığından zina gerçekleşmez ve bu nedenle zina nedeniyle boşanma kararı verilemez. Ancak Yargıtay, kocanın tecavüze uğramış eşiyle evliliğini devam ettirmesinin kendisinden beklenemeyeceği düşüncesi ile (evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle) boşanmaya karar verilebileceği görüşündedir. Yargıtay’ın bu görüşüne katılmadığımızı belirtmek isterim.

Zinanın ispatına gelince; zina her türlü delille ispatlanabilir. Zina iddiasında bulunan iddiasını ispatlamak durumundadır. Örneğin; eşin cinsel ilişki nedeniyle zührevi hastalığa yakalanması, kadının başkasından hamile kalması, fotoğraflar, mektuplardaki ifadeler, bilgisayar kayıtlarındaki ifadeler, telefon gibi iletişim araçları kayıtlarındaki ifadeler, tanıkların görgüye dayalı anlatımları veya savcılık soruşturması aşamasındaki ifadeler zinanın ispat edilmesi için kullanılabilir.

Eskiden zina suç sayılmakta iken zina 5237 sayılı yeni Türk Ceza Kanununda suç olmaktan çıkarılmıştır.

Eşlerin zinayı kabulleri hâkimi bağlamaz. Zinada kabul tek başına hâkimi bağlayan delil sayılmamaktadır. Ayrıca zina davasında yemin deliline de başvurulamaz.

Eşinin zina yaptığını öğrenen kişi eğer boşanmak isterse boşanma davası açma hakkı zinayı öğrendiği tarihten itibaren altı aydır. Zina olayını öğrenen eş, öğrendiği tarihten itibaren altı ay içinde dava açmazsa zina sebebine dayanarak boşanamaz. Boşanma davası hak düşürücü süre geçirildiği için reddedilir. Zina nedeniyle dava açma hakkı her halde zina fiilinin üzerinden beş yıl geçmekle sona erer. Hâkim altı aylık ve beş yıllık bu hak düşürücü süreleri eşler ileri sürmese bile kendiliğinden dikkate almak durumundadır.

Zina affedilebilir mi? Af bir duygu ve düşünce açıklamasıdır. Af ile eş evliliği devam ettirme isteğini ve acısını yendiğini ortaya koymuş sayılmaktadır. Af halinde zina nedeniyle boşanmaya karar verilmemektedir. Zina, eş tarafından affedilmezse boşanmaya karar verilir.

Af, örtülü, açık, yazılı veya sözlü olabilir. Af kişiye sıkı sıkıya bağlı hak olduğundan yalnızca eşin kendisi tarafından kullanılabilir. Temsilci aracılığı ile affedilemez. Ayrıca af bir irade beyanı olduğundan kişinin iradesini sakatlayan nedenler varsa af gerçekleşmiş olmaz. Örneğin eş korkutulmuş ise aftan söz edilemez.

Henüz ortada zina fiili yok iken eşe verilen zinaya rıza gösterilmesine ilişkin beyan da ahlaka aykırı olduğundan af sayılamaz.